-
1 décidé
1 qui n'hésite pas kararlı [kaɾaɾ'ɫɯ]2 prévu kararlanmış◊C'est décidé, je pars demain. — Kararlandığı gibi, yarın gidiyorum.
-
2 décidée
1 qui n'hésite pas kararlı [kaɾaɾ'ɫɯ]2 prévu kararlanmış◊C'est décidé, je pars demain. — Kararlandığı gibi, yarın gidiyorum.
-
3 занимать
kaplamak,işgal etmek; almak,zapt etmek,işgal etmek; çalıştırmak,meşgul etmek; ilgilendirmek* * *I несов.; сов. - заня́ть I1) ( пространство) kaplamak; tutmak; işgal etmekзайми́ три ме́ста — üç yer tut
пло́щадь, занима́емая го́родом — şehrin kapladığı saha
статья́ займёт пять страни́ц — yazı beş sayfa tutacak
он занимал вон ту ко́мнату — onun odası şuydu
2) (должность, положение) olmakзанима́ть высо́кий пост — yüksek mevki sahibi olmak
он за́нял до́лжность / ме́сто дире́ктора — müdürün yerine geçti / yerini aldı
он недо́лго занима́л до́лжность дире́ктора — müdürlüğü uzun sürmedi
занима́ть пе́рвое ме́сто — birinci olmak / gelmek
занима́ть пе́рвое ме́сто в табли́це — cetvelde birinci sırayı tutmak
заня́ть второ́е ме́сто на стометро́вке — yüz metrede ikinci gelmek, yüz metrenin ikincisi olmak
3) almak; tutmak; zaptetmek; işgal etmek (захватывать, оккупировать) (savaşarak) geri almak ( отвоёвывать)заня́ть высоту́ — tepeyi tutmak
занима́ть высоту́ (удерживать) — tepeyi elinde tutmak
4) ( время) tutmak; almak5) ( давать занятие) çalıştırmak; istihdam etmek; meşgul etmekско́лько рабо́чих за́нято на э́том предприя́тии? — bu işletme kaç kişi çalıştırır / istihdam eder?
чем бы заня́ть дете́й? — çocukları neyle meşgul etsek?
6) ( интересовать) ilgilendirmekон за́нят то́лько собо́й — yalnız nefsini düşünür
7) ( развлекать) oyalamak••занима́ть умы́ — zihinleri meşgul etmek
занима́ть пози́цию — воен. mevzilenmek
каку́ю пози́цию он занима́ет в э́том вопро́се? — bu sorundaki tutumu nedir?
II несов.; сов. - заня́ть IIзаня́ть реши́тельную пози́цию — kararlı bir tutum takınmak
( брать в долг) borç / ödünç almakзанима́ть де́нег — borç para almak
-
4 منظم
Iمُنَظَّم1. nâzımAnlamı: tertip eden2. sistemliAnlamı: düzenli3. düzenliAnlamı: yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam4. muntazamAnlamı: düzenli, derli toplu5. tertipliAnlamı: düzenli6. intizamlıAnlamı: düzgün, düzenli7. diziliAnlamı: dizilmiş olan8. nizamlıAnlamı: düzenli, tertipli9. örgütlüAnlamı: teşkilatlı10. düzgünAnlamı: doğru ve pürüzsüz, muntazamIIمُنَظِّم1. üstenci2. örgütçüAnlamı: örgütleme işleriyle uğraşan3. teşkilâtçıAnlamı: teşkilatlama işleriyle uğraşan4. organizatörAnlamı: düzenleyici olan kimse5. müteahhit